باب: الصائم
يصبح جنبا.
22- Oruçlunun Cünüp Olarak Sabahlaması
حدثنا
عبد الله بن
مسلمة، عن
مالك، عن سمي،
مولى أبي بكر
بن عبد الرحمن
ابن الحارث بن
هشام بن
المغيرة: أنه
سمع أبا بكر
بن عبد الرحمن
قال: كنت أنا
وأبي حين
دخلنا على
عائشة وأم
سلمة (ح). حدثنا
أبو اليمان:
أخبرنا شعيب،
عن الزهري قال:
أخبرني أبو
بكر بن عبد الرحمن
بن الحارث بن
هشام: أن أباه
عبد الرحمن
أخبر مروان:
أن عائشة وأم
سلمة أخبرتاه: أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم كان
يدركه الفجر،
وهو جنب من
أهله، ثم
يغتسل ويصوم.
وقال
مروان لعبد
الرحمن بن
الحارث: أقسم
بالله لتقرعن
بها أبا
هريرة،
ومروان يومئذ
على المدينة،
فقال أبو بكر:
فكره ذلك عبد
الرحمن، ثم
قدر لنا أن
نجتمع بذي
الحليفة،
وكانت لأبي هريرة
هنالك أرض،
فقال عبد
الرحمن لأبي
هريرة: إني
ذاكر لك أمرا،
ولولا مروان
أقسم علي فيه
لم أذكره لك، فذكر
قول عائشة وأم
سلمة، فقال:
كذلك حدثني الفضل
بن عباس، وهو
أعلم.وقال
همام وابن عبد
الله بن عمر،
عن أبي هريرة:
كان النبي صلى
الله عليه
وسلم يأمر
بالفطر، والأول
أسند.
[-1925 - 1926-] Ebu Bekir İbn Abdurrahman'ın şöyle dediği nakledilmiştir:
"Ben babamla birlikte Aişe ve Ümmü Selem'e'nin yanına giderdim." [Bu
rivayetin bundan sonraki kısmı başka bir senedle de rivayet edilmiştir. Buna
göre Ebu Bekir İbn Abdurrahman İbnü'l-Harİs İbn Hişam, babası Abdurrahman'ın
Mervan İbnü'l-Hakem'e şöyle dediğini nakletmiştir: Aişe ve Ümmü Seleme
r.anhuma'nın haber verdiğine göre: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
eşiyle cima ettiği için cünüp olduğu halde, şafak doğduktan sonra boy abdesti
alır ve oruç tutardı."
Bunun üzerine Mervan, Abdurrahman İbnü'l-Haris'e: "Allah'a
yemin ederim ki, bunu söyleyerek Ebu Hureyre'yi uyaracaksın!" dedi.
Mervan, o sırada Medine valisi idi. Fakat babam Abdurrahman böyle bir şey
yapmayı istemedi. Sonra biz bir şekilde Ebu Hureyre ile Zu'l-huleyfe'de bir
araya gelme imkanı bulduk. Ebu Hureyre'nin orada arazisi vardı. Babam, Ebu
Hureyre'ye: "Sana bir konuyu arzetmek istiyorum. Eğer Mervan bana bu
konuda yemin ettirmeseydi ben de sana arzetmeye gerek duymazdım" dedi ve
Aişe ile Ümmü Seleme'nin söylediklerini nakletti. Ebu Hureyre ise (kendisinin
aksi yönde görüş benimsemesine sebep olan durumu anlatmak için); "Fadl İbn
Abbas bana böyle anlatmıştı. Fakat Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
hanımları bunu daha iyi bilirler" dedi.
Ebu Hureyre'den nakledilen rivayet şöyledir: "Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem cünüp olarak sabaha çıkan kimsenin oruç tutmamasını
emrederdi." Fakat ilk rivayetin senedi daha güçlüdür.
AÇIKLAMA: İmam Buharî bu
başlık altında şu konuları ele almaktadır:
1- Cünüp olarak sabahlayan kişinin orucunun geçerli olup
olmayacağı.
2- Oruç tutacak kişinin bilinçli bir
şekilde cünüp olarak sabahlaması ile cünüp olduğunu unutarak sabaha kadar
beklemesi arasında bir fark bulunup bulunmadığı.
3- Cünüp olarak sabaha kadar beklemek bakımından farz oruç ile
nafile oruç arasında herhangi bir fark olup olmadığı.
Tüm bu konularda önceki alimler arasında görüş ayrılıkları
bulunmaktadır. Alimlerin çoğunluğuna göre cünüp olarak sabah vaktinin girişine
kadar beklemek mutlak olarak caizdir. Herşeyin en doğrusunu sadece Allah (c.c)
bilir.
"Resulullah (s.a.v) eşiyle cinsel ilişkide bulunduğu için
cünüp olduğu halde, şafak doğduktan sonra boy abdesti alır ve oruç
tutardı" ifadesiyle ilgili olarak Kurtubî şunları söylemiştir; "Biz bu
rivayetten iki sonuç elde ederiz:
1- Hz. Nebi (s.a.v} Ramazan ayında eşleriyle cinsel ilişkide
bulunur ve boy abdestini de şafak doğduktan sonra alırdı. O (s.a.v) böyle
davranarak bunun caiz olduğunu açıklamış olmaktadır.
2- Hz. Nebi (s.a.v) ihtilam dolayısıyla değil cinsel ilişki
dolayısıyla boy abdesti almıştır. Çünkü Resuİullah (s.a.v) ihtilam olmazdı.
Zira ihtilam şeytandandır ve Hz. Nebi (s.a.v) şeytandan mutlak olarak
korunmuştur."
Buna karşılık başka birisi de bu rivayetin farklı varyantlarında
geçen "İhtilam dolayısıyla değil cinsel ilişki dolayısıyla cünüp olarak
sabahlardı" ifadesine dayanarak şunları söylemiştir: "Bu rivayet Hz.
Nebi'in {s.a.v) de ihtilam olabileceğini gösterir. Zira eğer hiç ihtilam
olmayan biri olsaydı böyle bir açıklamaya ihtiyaç duyulmazdı." Bu görüşe
karşı çıkanlar, ihtilamın şeytandan olduğunu Hz. Nebi'in (s.a.v) ise şeytandan
mutlak olarak korunduğunu söylemişlerdir. Fakat Resul-i Ekrem'in (s.a.v)
ihtilam olabileceği görüşünü savunanlar bu açıklamaya karşılık şöyle cevap
vermişlerdir: "İhtilam meninin çıkmasıdır. Rüyada herhangi birşey
görmeksizin de ihtilam olmak mümkündür. Hz. Aişe ve Ümmü Seleme, Ramazan
gecelerinde cinsel üişkide bulunduktan sonra boy abdesti almaksızın kasıtlı
olarak şafağın doğmasına kadar bekleyen kimselerin oruç tutmamaları gerektiğini
düşünenlerin görüşlerini reddetmek amacıyla cinsel ilişkiyi Özellikle
vurgulamışlardır. İşte cünüp olduğunu bile bile şafağa kadar bekleyen kimsenin
oruç tutması gerektiğine göre boy abdesti almayı unutan veya boy abdesti
almadan uyuyan kimsenin orucu tutması öncelikle mümkün olacaktır."
"Sana bir konuyu arzetmek istiyorum. Eğer Mervan bana bu
konuda yemin ettirmeseydi ben de sana arzetmeye gerek duymazdım" Bu söz,
büyüklerle konuşurken dikkat edilmesi gereken edep kurallarına işaret
etmektedir. Buna göre bir kimse, söyleyeceği şeylerin muhatabı tarafından hoş
karşılanmayacağını düşünüyorsa önce gerekli açıklamaları yapmalıdır.
[Ebu Hureyre, oruçlu bir kimsenin cünüp olarak sabahlaması
halinde artık orucu tutamayacağı yönünde rivayetler nakletmiş ve kendisi de bu
yönde görüş beyan etmiştir. Fakat daha sonra bu görüşünden vazgeçmiştir. Ancak
Tirmizî'nin naklettiğine göre tabiun bilginlerinden bir kısmı Ebu Hureyre'nin
önceki görüşünü kabul etmişlerdir. Fakat daha sonra bu konuyla ilgili görüş
ayrılıkları sona ermiş ve İmam Nevevî'nin de ifade ettiği gibi cünüp olarak
sabahlayan bir kimsenin oruç tutabileceğine dair icma oluşmuştur.
İbn Dakîki'l-Iyd konuyla ilgili olarak şu açıklamaları yapar:
"Bu görüş üzerinde icma veya neredeyse icma gibi bir görüş birliği
gerçekleşmiştir. Ancak Ebu Hureyre'nin naklettiği hadisi esas alanların bir
kısmı bilinçli bir şekilde cünüp olan kişi ile uykuda herhangi bir iradesi
olmaksızın ihtilam olan kişi arasında ayırım yapmışlardır." İbn Battal,
Ebu Hureyre'nin iki farklı görüşünden birisinin bu yönde olduğunu söylemiştir.
Ancak bu görüşün ona nispeti doğru değildir.
İbnü'l-Münzir'in naklettiğine göre Hasan-i Basrî ve Salim İbn
Abdullah İbn Ömer gibi alimler bu durumda o günün orucunun tutulması ve daha
sonra kaza edilmesi gerektiği kanaatindedirler.
Abdürrezzak'ın İbn Cüreyc'den naklettiğine göre Ata'ya bu konu
sorulmuş ve o da şu cevabı vermiştir: "Ebu Hureyre ile Hz. Aişe arasında
bu konuda görüş ayrılığı vardır. Bana göre bu durumda olan bir kimse o günkü
orucunu tamamlar ve daha sonra kaza eder."
Anlaşıldığına göre Ata, Ebu Hureyre'nin bu görüşünden
vazgeçtiğine dair haberi sağlam görmemiştir. Fakat Ata'nın bu görüşü, kazanın
vacib olduğunu açıkça beyan etmemektedir.
Müteahhir alimlerden bazıları, Hasan İbn Salih İbn Hayy'a göre
kazanın da gerekli olduğunu nakletmişlerdir. Fakat Tahavî, Hasan İbn Salih'e
göre bu orucu kaza etmenin müstehab olduğunu nakletmiştir.
İbn Abdilberr ise hem Hasan İbn Salih'ten hem de Nehaî'den böyle
bir durumun farz oruçlarda meydana gelmesi halinde kazanın vacip olduğunu,
nafile oruçların ise bu şekilde geçerli olacağını nakletmiştir.
İbn Battal, İbnü't-Tîn, Nevevî, Fakihî ve daha pek çok alim bu
konuda ortaya atılan farklı görüşleri sahiplerine nispet ederken birbirine
uymayan açıklamalar yapmışlardır. Bu konuda itimat edilecek açıklama
tarafımızdan yapılan değerlendirmelerdir.
Maverdî'nin naklettiğine göre bu meseleyle ilgili olarak ortaya
çıkan görüşler cünüple ilgilidir. İhtilam olan kişinin orucunun geçerli olacağı
konusunda ise zaten alimler görüş birliği içerisindedirler.
Hadisten Çıkarılan Sonuçlar
1- Alimler, devlet yöneticilerinin huzuruna çıkarak ilmî
meseleleri müzakere edebilirler.
2- Bu rivayet Mervan İbnü'l-Hakem'in faziletli ve erdemli bir
insan olduğunu göstermektedir. Çünkü ilmî ve dînî konulara karşı hassas bir
kişiliğinin olduğunu bu rivayetten anlıyoruz.267
3- Herhangi bir konudaki rivayetin sağlam olup olmadığını
araştırmak ve gerçek anlamı veya hükmü bilinmeyen meselelerde uzman kişilere
başvurmak gerekir. Özellikle bu meselelerde görüş ayrılıkları ve tartışmalar
söz konusu ise, konu hakkında bilgi sahibi olanlara müracaat edilmelidir.
4- Kadınlara özel olan ve erkeklerin bilme imkanı bulunmayan
konularda kadınların rivayetleri erkeklerin rivayetine tercih edilir. Tersi söz
konusu olduğunda ise erkeklerin rivayetleri esas alınır.
5- Bir konuyla doğrudan ilgili olan kişiler, söz konusu olay
hakkında başkalarının naklettiği haberlere dayananlara göre daha fazla bilgi
sahibi olurlar.
6- Hz. Nebi'e (s.a.v) has olduğuna dair bir delil bulunmadıkça
O'nun (s.a.v) her fiiline uymak, tabi olmak gerekir.
7- Bir kimse sahip olduğu bilginin, kendisinden ilim ve fazilet
bakımından daha üst derecede bulunanların bilgilerine muhalif olduğunu görürse
bunu araştırmalı ve onların bakış açılarını ve gerekçelerini öğrenerek konuyu
aydınlığa kavuşturmalıdır.
8- Herhangi bir konuda görüş ayrılığı olursa müracaat edilecek
iki ana kaynak Kur'an ve sünnettir.
9- Haber-i vahid (mütevatir ve meşhur derecesinde olmayan
rivayetler) dini konularda delil teşkil eder. Bu açıdan kadınların naklettiği
rivayetler İle erkeklerin naklettiği rivayetler arasında herhangi bir fark
yoktur.
10- Ebu Hureyre, hakkı - doğruyu öğrendikten sonra yanlışta
ısrar etmeyen ve kendi görüşünden vazgeçme erdemini gösteren üstün bir
sahabîdir.
11- İlk iki nesilden olan selefimiz, eğer rivayeti güvenilir ve
adil kişilerden almışlarsa irsal yoluna başvururlardı. Onların rivayetleri bu
şekilde nakletmeleri hiç yadırganmazdı. Nitekim Ebu Hureyre, doğrudan
Resulullah'tan (s.a.v) işitme imkanı bulunmasına rağmen, naklettiği rivayeti
doğrudan Hz. Nebi'den (s.a.v) işitmediğini itiraf etmiş ve konu hakkında görüş
ayrılıkları çıkınca bu durumu açıklamıştır.
12- Alimlerle görüşürken edep kurallarına riayet etmek gerekir.
13- Devlet yöneticilerinin Allah'a isyan niteliğinde olmayan
emirlerine uymak gerekir. Kimi zaman yapılması istenen iş zor da olsa onlara
itaat edilmelidir.
Not: Konumuz açısından hayız ve nifas halleri de cünüplük gibi
değerlendirilir. Dolayısıyla hayız veya nifas olan bîr kadın şafak doğmadan
Önce hayız kanı kesilse ve henüz boy abdesti almadan şafak doğsa orucunu
tutabilir.